Ülseratif Kolit
Ülseratif kolitte kalın bağırsakta iltihabik bir süreç vardır. Kalın bağırsağın iç yüzünü döşeyen mukoza isimli katman vücudun savunma sistemi tarafından istila edilmiş ve kontrolsüz bir bağışıklık cevabı oluşmuştur. Bağışıklık sisteminin bu yoğun aktivitesi sonucunda beden için faydalı bir sonuç oluşmadığı gibi kalın bağırsakta tahribat da oluşur. Ülseratif kolitte bağırsaktaki yangı bazen kalın bağırsağın sadece son bölümünü tutarken bazen de tüm kalın bağırsak hastalanır. Hastalık öncelikle kalın bağırsağın son bölümü olan rektumda başlar, zaman içinde giderek yukarıya doğru yayılır. Kural olarak ülseratif kolit kalın bağırsak hastalığı olduğu için terminal ileumun sağlıklı olması beklenir. Nadiren terminal ileumda backwash ileitis denen tutulum da görülebilir. Ülseratif kolitteki bağırsak iltihabı bulaşıcı bir hastalık değildir. Bağırsaktaki iltihabi süreç mikroorganizmalar (bakteri, mantar, virüs) ile gelişen infeksiyöz kolit (bağırsak iltihabı) ile benzerlik göstermekle beraber ülseratif kolitte rolü kesin olarak kanıtlanmış bir etken bulunamamıştır.
Ülseratif Kolit Ne Gibi Şikayetlere Yol Açar?
Makattan kan gelmesi, ishal, karın ağrısı, ateş yükselmesi ve kilo kaybı sık görülür. Kanama ve ishal genellikle beraber olup zaman zaman dışkı içinde kanın yanı sıra sümüksü cerahat gibi bir sıvı olduğu hasta tarafından fark edilir. Kramp tarzında karın ağrılarını takiben gün içinde 10-15 kez kanlı dışkılama gelişir. İltihabik sürece bağlı metabolizma artışı ve iştahsızlığa bağlı kilo kaybı sıktır. Zaman zaman ateş yükselmesi de olabilir.
Ülseratif Kolit Tanısı Nasıl Konur?
Öncelikle hastanın şikayetleri iyice dinlenip detaylı bir muayene yapılır. Genellikle parmakla yapılan muayene sırasında eldivene kanlı ve bazen de sümüklü dışkı bulaşması hekimi ilk uyaran bulgu olur. Bunu takiben yapılacak rektoskopi ile bağırsağın son 20-25 cm’sine bakılır ve bu bölgedeki iltihabi süreç görülür. Söz konusu durumun mikroorganizmalar nedeniyle gelişen enfeksiyöz kolitten ayrılması için dışkı tahlilleri (mikroskopik inceleme, kültür vb.) gerekir. Ayrıca, iltihabi sürecin vücuttaki etkilerinin belirlenmesi için kan tahlilleri yapılır. Bir sonraki aşamada hastalığın bağırsağın ne kadar bir bölümü tuttuğunun anlaşılması ve ülseratif kolite çok benzeyen ancak farklılıklar içeren Crohn hastalığından ayrılması için kolonoskopik tetkik yapılmalıdır. Kolonoskopi ile tüm kalın bağırsak ve ince bağırsağın son bölümü olan terminal ileum görülebilir.
Kolonoskopi sırasında ince bağırsağın son bölümünden (terminal ileum) ve kalın bağırsağın sağlam ve hastalıklı görünen bölümlerinden pirinç tanesi büyüklüğünde biyopsiler alınır ve patolojik incelemeye gönderilir. Biyopsilerin değerlendirilmesi ile hastalığın kesin tanısı ve yayılım alanı belirlenir.
Ülseratif Kolitte Tedavi
Ülseratif kolit için genellikle ilaç tedavisi yeterli olur. Kullanılan ilaçlar bağırsaktaki gereksiz ve aşırı gelişmiş bağışıklık cevabını sınırlandırmaya yöneliktir. Hastalığın bağırsaktaki yaygınlığı ve şiddetine göre supozituar (fitil), lavman ve tablet tarzında ilaçlar kullanılır. En sık kullanılan ilaçlar mesalazin (5 – ASA) ve türevleridir. Bazen kortizon tedavisi, bazen de bağışıklık sistemini daha çok baskılayacak ilaçlara gerek vardır. İlaç tedavisi hastalığı baskılayacak, uzun süre tekrar belirmesini önleyecek ancak aynı zamanda vücutta önemli yan etkilere yol açmayacak tarzda ayarlanmalıdır.
Ülseratif kolit tedavisine hastaların uyumu çok önemlidir. Hastalar bazen verilen ilaçların tamamını kullanmayarak, bazen de hafif bir iyilik hali belirdiğinde ilacı tümden keserek sürecin tedavisini olumsuz etkilemektedirler. Hastalığı bir orman yangınına benzetirsek, nasıl ki yangın söndükten sonra bir süre daha soğutma çalışmalarına devam edilirse, aynı şekilde şikayetler geçip iyilik hali belirdiğinde kullanılan ilaçlara bir süre daha devam edilmelidir. İlaçlar ancak tedavi düzenleyen doktorun yeterli demesi ile azaltılıp kesilmelidir. Erken ilaç kesilmesi durumunda hastalığın tekrar belirmesi durumunda yangının (iltihap) baskılanması daha zor olacaktır.
Ülseratif Kolitte Kanser Riski
Ülseratif kolit hastalığında kalın bağırsakta kanser gelişme ihtimali toplumun diğer kesimlerinden daha fazladır. Bağırsağın tamamının tutulduğu durumlarda risk bağırsağın sol kısmı veya sadece rektum tutulanlara göre daha fazladır. Kanser gelişim riski hastalığın ilk tanısının konduğu on yıldan sonra artmaya başlar ve yirmi yılda % 20’ye kadar çıkar. Ülseratif kolitte kanser gelişme ihtimali nedeniyle hastaların özellikle onuncu yıldan sonra daha sık (önceleri iki yılda bir, daha sonra yıllık) kolonoskopi ile takip edilmeleri gerekir.
Üleseratif Kolitte Cerrahi Tedavi Ne Zaman Gereklidir?
Ülseratif kolitte bazen birden fazla ilaç kullanılmasına rağmen beklenen iyileşme gerçekleşmeyebilir. Tıbbi tedaviye refrakter hastalık denen bu grupta cerrahi tedavi gündeme gelmelidir. Bazı durumlarda hastanın şikayetlerinin kontrolü için kortizon kullanılması gerekir. Ancak hastaların çoğunda şikayetler kaybolduktan sonra kortizon dozu iyice azaltılır ve kesilir. Kortizon dozu azaltıldığında hastalığın nüksettiği veya kortizona bağlı yan etkilerin ortaya çıktığı kişilerde cerrahi tedavi adayıdırlar. Son yıllarda biyolojik adı verilen bağışıklık sisteminde farklı yöntemlerle daha kuvvetli baskılama yapılan ilaçlar da tedavide kullanılmaktadır. Bu ilaçların yan etkisi belirdiğinde veya yan etki konusunda hasta endişe duyduğunda hastaya cerrahi seçenek sunulmalıdır. Endoskopi takiplerinde bağırsakta kanserin öncü lezyonlarının (displazi) veya kanserin ortaya çıkması durumunda da cerrahi tedavi yapılmalıdır. Ülseratif Kolitte bazen hastalık hızla (günler içinde) ilerler ve bağırsağın delinmesine kadar giden şiddetli bir süreç (fulminan kolit) belirir. Bu kişilere acil cerrahi müdahale gereklidir.
Ülseratif Kolitte Ne Tür Cerrahi Tedavi Yapılır?
Ülseratif kolitte hastalık kalın bağırsağı tuttuğu için cerrahi tedavi gerektiğinde ameliyatla kalın bağırsak çıkartılır. Kalın bağırsağın sindirim sisteminde ana fonksiyonu artık maddelerin tuvalet ihtiyacı giderilecek zamana kadar depolanmasını sağlamak olduğu için kalın bağırsak tamamının çıkartıldığı durumlarda dışkılama sıklığı artmakla birlikte yaşam mümkündür.
Ülseratif kolitte en seçkin ameliyat kalın bağırsağın tamamının çıkartılıp ince bağırsağın son kısmının anüse bağlandığı yöntemdir. Bu girişimde ince bağırsağın son kısmı kendi üzerine katlanıp poş adı verilen bir boşluk oluşturulur. Ameliyata “total kolektomi ve ileal poş anal anastomoz” adı verilir. Ameliyat sırasında anüsteki dikişlerin iyileşmesine zaman tanımak amacıyla geçici ileostomi de yapılır. Ameliyat genellikle laparoskopi veya bazen açık yöntemle yapılır. Hasta birkaç hafta karına yapıştırılan özel bir torbaya atıklarını boşaltır ve aşağıdaki iyileşme sağlanınca ileostomi kapatılır. Başarılı bir ameliyat sonrası hastalar normal anüs yolu ile dışkılarlar. Dışkılama sayısı önceleri günde 8-10 kez olurken bir süre sonra ince bağırsağın son bölümündeki poşun (hazne) genişlemesi ile dışkı tutma kapasitesi gelişir ve dışkılama sayısı günde 3-5 kereye iner. Bu ameliyatın avantajları hastalığın belirdiği tüm kalın bağırsağın vücuttan uzaklaştırılması ve normal yolla dışkılama imkanının devamıdır. Bu cerrahi girişim teknik olarak zordur ve geçici ileostomi yapılmadığı zaman daha da artacak olan belli bir grup komplikasyonlara yol açabilir. Bu nedenle cerrahi kararı verilirken risk ve faydalar iyice tartılıp hastaya ayrıntılı bilgilendirme yapılmalıdır. (Detay: Uzun vadede ince bağırsakta oluşturulan poşun içinde bekleyen dışkı nedeniyle iltihaplanması (poşitis) görülebilir. Poşitis gelişmesi durumunda antibiyotik ile tedavi sağlanır.)
Ülseratif kolitte başka cerrahi alternatifler de vardır. Kalın bağırsağın tamamının çıkartılıp ince bağırsağın karın duvarına kalıcı olarak dikildiği yönteme “total kolektomi ve ileostomi” adı verilir. Burada da hastalık oluşturan kalın bağırsak çıkartılmış ancak dışkılama karına yapıştırılan bir torba (ileostomi) yoluyla olmaktadır. Ameliyatın avantajı daha kolay olması ve daha az riskli olmasıdır. Dezavantajı ise hayat boyu ileostomi bakımına ve torbasına ihtiyaç duyulmasıdır. Bazı hastalarda kalın bağırsağın son kısmı olan rektum anüs yolu ile uygulanan fitillerle kolayca iyileşmekle beraber diğer kısımlar kullanılan ilaçlarla düzelmez. Bu kişilerde kalın bağırsağın rektum yerinde bırakılarak çıkartılması ve ince bağırsağın rektuma bağlanması (kolektomi ve ileorektal anastomoz) düşünülebilir. Burada kolay ve daha az cerrahi risk taşıyan bir ameliyat ve normal yolla dışkılama olanağı vardır. Kanser riski ve hastalanma potansiyeli taşıyan rektum çıkartılmadığı için bu yöntem çok iyi bir seçenek olarak kabul edilmez.
Ülseratif kolitte ameliyat gereksinimi belirdiğinde hastanın yaşı, genel sağlık durumu, anüs adalesinin kuvveti ve benzeri faktörler düşünülür ve ameliyat türlerinin tümü hasta ile konuşulur. Hastanın ameliyat seçeneklerinin avantajlarını, dezavantajlarını ve ameliyat risklerini anlaması ve verilecek son kararda bilinçli bir tercih yapması çok önemlidir.
Özetle…
Ülseratif kolitte kalın bağırsakta gereksiz ve aşırı bir bağışıklık sistemi reaksiyonu vardır. Kanlı dışkılama, ishal, kilo kaybı ve bazen ateş görülür. Tanı için detaylı fizik muayene, kan ve dışkı tahlilleri, endoskopi (kolonoskopi) gerekir. Ülseratif kolit ilaç tedavisine genellikle iyi cevap verir. Ülseratif kolitte kalın bağırsakta kanser gelişme riski toplumun diğer bireylerinden fazladır. İlaç tedavisinin yetersiz kaldığı, yan etkilerinin belirdiği koşullarda, kalın bağırsakta kanserin öncü lezyonlarının veya kanser gelişmesi durumlarında cerrahi tedavi gerekir. Kalın bağırsağın tamamının çıkartılıp ince bağırsağın bir poş oluşturulup anüse bağlandığı girişim normale en yakın sonuçları verir. Cerrahi girişimlerin avantajlarının, dezavantajlarının ve ameliyat risklerinin girişim öncesi hasta tarafından iyice anlaşılması çok önemlidir.
http://drhazar.com sitesindeki harici linkler ile ilgili sorumluluk almaz.